Başyazı »

Yorum Yap |

Moğolistan’da Kültekin ve Bilge Kağan’ın babası olan İkinci Göktürk Devleti kurucusu İlteriş Kutluğ Kağan’a ait anıt bulundu. Yazıtta ‘Tanrı’, ‘Türk’, ‘Kutluk’, ‘Tümen’ yazıları yer alıyor. Keşifle ‘Türk’ adının ilk kez geçtiği düşünülen Orhun Anıtları’ndan daha …

Read the full story »
Kütüphane

E-kitap olarak sunulan kitapların tamamı tanıtım amaçlıdır. Telif hakkı ihlali olduğunu düşündüğünüz eserleri e-posta adresimiz aracılığıyla bize bildirebilirsiniz.

Kültür&Sanat

Tarihin başlangıcından günümüze kadar Türklerin dünya medeniyetine kazandırdıkları

Belgeseller

Türk tarihi ile ilgili hazırlanmış birbirinden güzel belgeselleri bu başlık altında bulabilirsiniz.

Arkeoloji

Yerli ve yabancı araştırmacıların gerçekleştirdikleri arkeoloji çalışmaları, güncel arkeoloji haberleri...

Duyurular

Genel Türk Tarihi alanında yurt içinde ve yurt dışındaki son gelişmeleri bu köşeye ekleyeceğiz. Siz de burada duyurmak istediklerinizi bize iletebilirsiniz.

Anasayfa » Hocalarımız, Türkiye

Prof.Dr. Faruk SÜMER

Faruk Sümer, 1924 yılında Konya’ya bağlı Bozkır Kazasında doğdu. Dedesi Hüseyin Hilmi kasabanın müftüsü olup, orada aynı zamanda müderrislik görevini de yürütmekteydi. Babası Mehmet Zeki ise memurluk yapmaktaydı. Annesi Zeliha Sümer, çocuklarının tahsil görmeleri için çok büyük gayret ve çaba harcamıştır. Babası İstanbul’da Kuleli Askeri Lisesini okumuş, aynı zamanda İstanbul kadastro mektebini bitirmiştir. Babasının en son memuriyeti Eminönü Tapu Sicil muhafızlığı olmuştur. Faruk Sümer’in hem anne hem baba tarafı kasabaya yarım saat mesafede olan Akçapınar köyündendirler. Faruk Sümer dört kardeş olup, kardeşlerden Kayahan çok küçük yaşta iken vefat etmiştir. Dört kardeşin en büyüğü Faruk Sümer, diğer kardeşleri Cengiz Sümer ve kız kardeşleri Güner Yinanç’dır. Faruk Sümer ailesiyle birlikte Bozkır Kazasından altı yaşlarında ayrılarak, babasının İstanbul Tapu Kadastro Dairesine tayini dolayısıyla İstanbul’a taşınmışlardır. Faruk Sümer’in Selçuk,Kutlu, Mutlu ve Gültekin  adlarında dört  çocuğu vardır.

faruk-sumer

Faruk Sümer, bütün tahsil hayatını İstanbul’da geçirmiştir. Haydar Paşa Lisesi’ni bitirdikten sonra,  İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümüne girmiştir. Faruk Sümer,daha öğrenciyken aldığı derslerin dışında kütüphane ve arşivlerde çalışmalar yapmış, özellikle Arşivlerde Tahrir Defterlerini incelerken, Siyakat yazısını öğrenmiştir. Faruk Sümer,  1948’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl İstanbul’da imkân ve kadro olmadığı için Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Tarih Bölümünde doktora öğrencisi olarak çalışmalarına başlamıştır. 1950’de Doktor unvanını almıştır.1955 senesinde Karakoyunlular Tezi ile Doçent olmuştur. 1962’de ise Profesörlük payesine yükselmiştir. 1971 senesinde Akdes Nimet Kurat’ın vefatı üzerine boşalan Ortaçağ Tarihi Kürsüsü Başkanlığına getirilmiştir. Emekli oluncaya kadar da bu vazifesini sürdürmüştür.

Faruk Sümer, Almanya ve İngiltere’de üçer dönemlik dersler vermiştir. Yine Kaliforniya’daki Üniversite’den Ortadoğu Kürsüsü’nü yürütmek için bir teklif almışsa da, Avrupa Üniversitelerinden zaman zaman yapılan diğer teklifler gibi bunu da kabul etmemiştir. Bu tekliflerin geri çevrilmesinde vatanına olan düşkünlüğü büyük etken olmuştur. Faruk Sümer, 1982 senesinde daha elli sekiz yaşındayken Dil Tarih Coğrafya Fakültesinden emekli olmuştur.

Faruk Sümer’in İlmi şahsiyetinin en belirgin özelliği, tarih ilmine kendisini adaması ve bu sahanın otoritelerinden biri olmasıdır. İlkokuldan itibaren içtimai meselelere karşı merakı onu araştırma ve okumaya sevk etmiştir. Orta öğretimden itibaren tarih ilmine olan merakı daha fazla artarak kendisini bu sahada yetiştirmeye başlamıştır. Daha üniversiteye başlamadan tarih ile ilgili umumi bilgileri ve Eski Yazıyı öğrenmiştir.

Sümer, tarih ilmini insanın bir parçası olarak görmüş ve başkalarının da bu şekilde görmesini istemiştir. Tarihin gereksiz, işe yaramayan bir alan olarak görenlere şiddetle karşı çıkmış ve bu anlayışın yıkılması için elinden gelen çabayı en iyi şekilde göstermiştir. Tarih İlminin öneminin bütün insanlar tarafından anlaşılması gerektiğini, bu anlayışın kazandırılabilmesi için tarihçilere büyük görev düştüğüne inanmıştır. Bu inanışla kendisi güçlü eserler ortaya çıkartarak, Türkiye’de tarih ilminin sözcülerinden biri olmuştur.Faruk Sümer’i tarih ilminin sayılı isimlerinden biri yapan şey hiç şüphesiz ki çalışma metodu, çalışma azmi ve bu alana duyduğu sevgi olmuştur.

Faruk Sümer,  yapmış olduğu araştırmalar ve ortaya koyduğu eserlerle Tarih ilmine ve Türk tarihine çok büyük katkılar sağlarken, bizzat söylediği şu sözleriyle de tarihten ne anlamamız ve tarihçiliğin nasıl olması gerektiğini de ortaya koymuştur. “ Tarih bir ilimdir. Tıpkı Fizik, Biyoloji, Astronomi, Coğrafya gibi müspet bir ilimdir ve tetkik metodu onlardan farksızdır. Her ilimde olduğu gibi tarih ilminde de tarafsızlık ilim adamının baş ilkesi olmalıdır. Eğer bunu yapmamış olursa yaptığı şey değer taşımaz. Tarihi milli heyecanı uyandıracak destanlar, olaylar olarak telakki etmek ve görmek yanlıştır. Tarih son derece tarafsız incelenmesi gereken bir ilimdir, ancak böyle yapılırsa bir başarı sağlayabilir. Bu vesile ile tarihin ehemmiyetini belirtmek isterim. Başka bir memlekette olsa böyle bir şey söylemeği lüzumsuz görürüm. Fakat memleketimizde bırakın sade vatandaşı, aydınlarımız bile tarih ne işe yarıyor? Sorusunu soruyorlar. Evet, Tarih bir işe yarıyor. Tarih bir milletin hafızasıdır. Nasıl ki hafızasız bir insan bir şey yapamazsa, hafızasız bir millette bir işe yaramaz, esasen o bir millet sayılmaz. Milletin hafızasını tarih meydana getirir. Bizler öbür dünyaya taşınmış büyüklerimizi anar, her hangi bir şey olduğu zaman onların söyledikleri şeyleri hatırlarız. İşte milletler de tarihleriyle atalarını anarlar ve anmak mecburiyetindedirler. Tarih en yüksek ilimdir. Fiziksiz bir millet yaşar, nitekim de yaşamıştır. Fakat tarihsiz hiçbir millet yaşayamaz, bütün milletler tarihlerine muhtaçtırlar”.  Faruk Sümer bu sözleriyle özellikle tarihin milletlerin hayatındaki önemini ve tarih ilmini yaparken tarafsızlığın gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Sümer Hoca,  kendi kültürümüze sahip çıkmadığımız zaman bu kültürel değerlerine başka milletler tarafından sahip çıkıldığını ve kendilerine mal ettiklerini belirtmektedir. Yine Türk Kültürünün pek çok milletin kültürüne tesir ettiğini, özellikle Ermeni ve Balkan milletlerine Türk Kültürünün büyük tesirlerinin olduğunu belirtmektedir.

ESERLERİ

1.Kitapları

Oğuzlar ( Türkmenler),Tarihleri- Boy Teşkilatı- Destanları, Ankara, 1967.

Karakoyunlular I ( Başlangıçtan Cihan Şaha Kadar), Ttky, Ankara, 1967.

İslam Kaynaklarına Göre Malazgirt Savaşı ( Metinler Ve Çeviriler), Ttky, Ankara, 1971.

Safevi Devletinin Kuruluşu Ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Ankara, 1973.

Türklerde Atçılık Ve Binicilik I, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul, 1983.

Yabanlu Pazarı- Selçuklular Devrinde Milletler Arası Büyük Bir Fuar, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul, 1985.

2.Makaleleri

“ Bozoklu Oğuz Boylarına Dair”, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, C.Xı, S.1, Ankara, 1953, S.65-103.

“ Türkiye Kültür Tarihine Umumi Bir Bakış”, A.Ü.Dtcfd, C.Xx, S.3-4, Ankara, 1961-1963, S.213-244.

“ Anadolu’ya Yalnızca Göçebe Türkler Mi Geldi ”, Belleten, Xxıv, Ankara, 1960, S.567-594.

.

“ Saltuklular”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, Iıı, Ankara, 1971, S.391-433.

“ Anadolu’da Moğollar”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi, I, Ankara, 1970, S.1-147.

3.Ansiklopedi Yazıları

Sümer Hoca Özellikle İslam Ansiklopedisinde Çok Sayıda Makaleler Yayınlamıştır. Bunlardan da Birkaç Örnek Vermek Gerekirse:

“Kasım Paşa”, İslam Ansiklopedisi, C.Vı, İstanbul, 1955, S.386-388.

“ Kızıl Arslan”, İslam Ansiklopedisi, C.Vı, İstanbul,1956, S.787-789

“ Tatarlar”, İslam Ansiklopedisi, C.Xıı, S.123-124

“ Abaka”, Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.1, İstanbul, 1988, S.8.

“ Ak Koyunlular”,  Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.1, İstanbul, 1990, S.270-274.

Kaynaklar:

-Ugurlu Fatma,”Prof.Dr.Faruk Sümer’in Hayatı Ve Eserleri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi,Konya 2005.

-Güçlüay,Sezgin, Prof.Dr.Faruk Sümer,Fırat Üniversitesi Fen-Ed.Fakültesi Lisans Tezi,Elazığ 1990.

 

Yorum Yap »

  • Mevlüt Uluğtekin Yılmaz dedi ki:

    Faruk Sümer büyüğümüzü anmanız, onu tanıtmanız ne güzel.
    Bu siteye emek verenleri ulu Tanrı önce ailelerine sonra Türk milletine bağışlasın.

    • Genel TÜRK Tarihi dedi ki:

      Mevlüt Uluğtekin Yılmaz Bey, verdiğiniz destekten dolayı çok teşekkür ederiz. Faydalı olabiliyorsak ne mutlu.

  • Hasan basri Yalçınkaya dedi ki:

    Değerle hocamızı anmanız bizleri çok memnun etmiştir.Rahmetli HocamızBilim dünyamızın gerçek bir Oguz Beyi idi.Örnek kişiliği ilmi kimliği ,dirayeti,sadakati.azmi ve ideali ile O, katkısız bir oguz beyi idi.Birçok baskısı yapılan OGUZLAR (Türkmenler)anıt eser hüviyetine sahip Bütün Türk illerinde elden düşmeyen muazzam kitabıdır. Kitabı inceleten Türkmenistan Cumhurbaşkanı hayranlığını Prof. Dr. Faruk Sümer e kendi eli ile yazdığı mektubunda şöyle dile getirmiştir. “Lütfen Aşkabad a geliniz.Bizim davetlimiz olarak halkımızın ve üniversitelerimizin şükran ve minnet armağanını almak için buyurunuz.Ödülümüzü size ben sunmak istiyorum. Burada istediğiniz kadar kalmanız için en güzel köşklerimiz size açılacaktır.Ayrıca Türkmenistan cumhuriyeti size çiftlikler ve ikametgahlar sunacaktır der.Ayrıca ABD California Berkeley Üniversitesinde Türkoloji Bölümü Başkanı olması için cazip bir öneriyide, Vatanından uzun süre ayrı yaşayamayacağı için kabul etmez. Fakat Türkiyemizde Gerekli ilğiyi kendisine pek gösteremedik sanırım.

    • Genel TÜRK Tarihi dedi ki:

      Hasan Basri Bey değerli yorumlarınız ve eklemeleriniz için teşekkür ederiz. Bilim insanlarımızın devlet erkanında gereken ilgiyi görememesi maalesef doğrudur. Rahmetli Sümer Hocamız da bundan nasibini almıştır. Ama tarihçilerimiz, sosyologlarımız, halk bilimcilerimiz ve daha birçok alanda bilim insanımız hocamızın eserlerinden istifade etmekteler. Alanda yayınlanan birçok esere baktığımızda hocanın eserleri ilk yararlanılan başvuru kaynaklarındandır. Faruk Sümer Hocamız, Köprülüden sonra Ögel, Kafesoğlu, İnalcık gibi hocalarla birlikte Türkiye’de çağdaş tarih ekolünü kuran ve geliştiren otorite isimlerdir. Hocamızın alanındaki yerini dolduracak bir bilim insanı yetişmemiştir. Mekanı cennet olsun.

Yorum yazın !

Add your comment below. You can also subscribe to these comments via RSS

“Türk Milletinin dili, Türkçedir. Türk Dili dünyanın en güzel, en zengin ve en kolay dilidir.”

You can use these tags:

<a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong> 

This is a Gravatar-enabled weblog. To get your own globally-recognized-avatar, please register at Gravatar